Son yıllarda, Türkiye’de uyuşturucu ticaretinin artışıyla birlikte gençlerin bu karanlık dünyaya sürüklenmesi endişe verici boyutlara ulaştı. Özellikle baronların, düşük risk taşıması nedeniyle genç çocukları ‘torbacı’ olarak kullanması, toplumda büyük bir rahatsızlık yaratıyor. Uyuşturucu sorunu, yalnızca bireyleri değil, aileleri ve toplumu da derinden etkileyen bir kriz haline geldi. İlgili her kesimin dikkatini çekmesi gereken bu durum, birçok insanın hayatını tehlikeye atarak geleceğini karartıyor.
Baronlar, uyuşturucu satışında genellikle 12-16 yaş arasındaki çocukları hedef alıyor. Bu çocuklar, toplumun en savunmasız kesimlerinden oluşmakta ve maddi ihtiyaçları, ailevi sıkıntıları ya da arkadaş baskısı nedeniyle bu tehlikeli yola sürükleniyorlar. "Torbacı çocuk" olarak adlandırılan bu gençler, çoğu zaman uyuşturucu ticaretinde sadece birer piyondur. Hedef kitle olarak çocukların seçilmesinin altında yatan sebepler ise oldukça iç karartıcıdır. Öncelikle, bu yaş grubundaki çocuklara yönelik cezai işlemler, yetişkinlere nazaran daha hafif uygulanmaktadır. Bu durum, baronların çocukları daha rahat bir şekilde kullanmalarına imkan tanımaktadır.
Çocuklar, genellikle ailelerinden uzak bir hayat sürmekte ya da aile içindeki sorunlarla başa çıkmaya çalışırken bu tür suçluların olduğu ortamlara çekilmektedirler. Bunun yanı sıra, bazı baronlar bu çocukları sosyal medya üzerinden veya sokaklarda tanıyarak, onlara kısa sürede bağlılık ve güven duygusu aşılamaktadır. Çocukların yaşadığı sıkıntıları anladıklarını söyleyerek, onları uyuşturucu ticaretine teşvik ediyorlar. Böylece, çocuklar hem bu baronlara bağımlı hale geliyor hem de ailelerinin karşılayamayacağı gelirleri elde etme umuduyla hayatlarını tehlikeye atıyorlar.
Bu durumun, toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini azaltmak için çocukların yaşam koşullarını iyileştirmek büyük önem taşımaktadır. Eğitim, sosyal projeler ve aile destek programları, madde bağımlılığı ile mücadelede etkili yollar olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle çocukların eğitimi, onların bu tür tehlikeli ortamlardan uzak durmaları için hayati bir unsur. Eğitim kurumları ve sosyal hizmetler, çocukların hayatlarına dokunarak, onları doğru yönlendirebilir. Böylece, bu gençler uyuşturucu alışkanlıkları ile tanışmadan, hayatta başka yollar bulabilecekleri konusunda bilinçlenebilirler.
Toplumda uyuşturucu kullanımıyla mücadelenin temel yöntemlerinden biri de ailelerin bilinçlendirilmesidir. Ailelerin, çocuklarının davranışlarını ve sosyal çevrelerini yakından takip etmeleri, olası maddi zorlukları telafi etme yollarını aramaları teşvik edilmelidir. Ayrıca, devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülecek olan sosyal projeler, ancak toplumun desteğiyle başarılı olabilir. Gençlerin korunması ve topluma yeniden kazandırılması için, herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir.
Sonuç olarak, baronların "torbacı çocuk" oyunları, sokaklarda ve mahallelerde ciddi bir tehdittir. Bu durum, sadece bir şehir veya bölgeyle sınırlı değil; Türkiye’nin her yerinde yaşanan bir olgudur. Uyuşturucu sorununun çözümünde toplumsal farkındalığın artırılması, gençlerin korunması ve baronların etkisiz hale getirilmesi adına yapılacak çalışmalar oldukça kritik öneme sahiptir. Aksi takdirde, geleceğimizi tehdit eden bu sorun büyümeye devam edecek ve daha çok gencin hayatını karartacaktır.