ABD’nin prestijli üniversitelerinden birinde öğretim üyesi olan Profesör John Miller, Türk akademisyen Rümeysa Öztürk’ün başına gelen olaylar nedeniyle açlık grevine başladığını duyurdu. Rümeysa Öztürk’ün hukuksal durumunun uluslararası dikkat çekmesi gerektiğini savunan Miller, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, “Adalet için açlık grevi yapıyorum. Rümeysa’nın sesi olmalıyız,” ifadelerini kullandı. Bu hareket, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde akademik özgürlük ve insan hakları konularında önemli tartışmalara yol açtı.
Rümeysa Öztürk, Türkiye’de akademik faaliyetlerde bulunan genç bir araştırmacıdır. Sosyal bilimler alanındaki çalışmalarıyla tanınan Öztürk, aynı zamanda özgür düşüncenin ve akademik ifadenin savunucusudur. Ancak, Türkiye’de yaşanan son gelişmeler, akademisyenler üzerinde baskı oluşturarak, birçok kişinin özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Öztürk’ün durumuna dikkat çekmek ve onun hakları için mücadele etmek amacıyla Profesör Miller’ın başlattığı açlık grevi, bu bağlamda önemli bir sembol haline geldi.
Prof. John Miller, Rümeysa’nın sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda özgür düşünce ve ifade özgürlüğünün bir savunucusu olduğunu belirtti. “Her akademisyen, bilim ve düşünce özgürlüğünü savunmalıdır. Rümeysa’nın yaşadığı adaletsizlikler, sadece onu değil, tüm akademik camiayı etkilemektedir,” diyen Miller, bu grev ile akademisyenlerin sesini duyurmayı hedefliyor. Miller, açlık grevine başladığı gün uluslararası basın mensuplarıyla bir araya gelerek Rümeysa’nın yaşadığı durumu anlattı ve bu konunun önemine dikkat çekti.
Prof. Miller’in açlık grevi, sosyal medyada geniş yankı buldu. Dünya genelinden birçok akademisyen, insan hakları savunucusu ve sivil toplum kuruluşu, Miller’a destek mesajları gönderdi. Twitter ve Instagram gibi platformlarda “#FreeRumeysa” etiketiyle yapılan paylaşımlar, kampanyanın global ölçekte duyulmasına yardımcı oldu. Bu durum, toplumsal duyarlılığın artmasına da katkı sağladı. Pek çok kişi, Miller’ın açlık grevinin sadece Rümeysa için değil, benzer sıkıntılar yaşayan diğer akademisyenler için de bir mücadele sembolü olduğunu belirtti.
Ancak açlık grevleri her zaman tartışma konusu olmuştur. Bazı uzmanlar, bu tür eylemlerin sağlığa olumsuz etkileri olabileceğini ve uzun vadede daha fazla zarar verebileceğini savunurken, diğerleri bu tür eylemlerin toplumsal farkındalık yaratmak için önemli bir araç olduğunu dile getiriyor. Miller’ın verdiği mesajın, toplum üzerinde yarattığı etki ve destek akışı, açlık grevinin ne denli etkili olabileceğini ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, ABD’li profesör John Miller’ın Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi, akademik özgürlük ve insan hakları konusunda önemli bir duruş sergilemektedir. Rümeysa’nın yaşadığı adaletsizliklere karşı gösterilen bu duyarlılık, uluslararası kamuoyunda geniş yankı bulmuş ve birçok kişi arasında tartışmalara neden olmuştur. Hem toplumsal hem de akademik arenada ses getiren bu eylem, adaletin sağlanması için bir çağrı niteliğindedir. Dünya genelinde artan destek ve dayanışmalar, akademik özgürlük mücadelesinin ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.